Burası www.yesilsutculer.com Hosgeldiniz

Put your alternative Non Flash content here.

Slider 1

Sütcüler Fhun Grup

Yeni sayfanın başlığı



Sütcüler

Sütcüler

Sütcüler

Sütcüler

Sütcüler

Sütcüler

Çandır mevkii


Kovada Gölü

Sütcüler

Sütcüler Gece Görüntüsü

Çay bahcesi

Sütcülerin en sevilen sıcak içeceği dallı (kekik)

İlcemizin Ekmek Fırını


Bizi Temsil Eden Bir Fotoğraf

Sütcüler hastanesi kuş bakışı


Değirmen Deresi Mevkii

Değirmen Deresi

Değirmen Deresi

Değirmen Deresi

Değirmen Deresi
Sütçüler Hakkında Genel Bilgi
 


Isparta'nın güneyinde yer alan Sütçüler ilçesinin kuruluşunun M.Ö. 200 yıllarına kadar dayandığı bilinmektedir. Bu gün Adada olarak adlandırılan antik kent, Pisidya bölgesinde; Pisidya ile Pamfilya bölgeleri arasında yer almaktadır. 1330 yıllarında Hamitoğulları beyliği Eğirdir’ de kurulana kadar Sütçüler Selçuklular ’ın elinde kalmıştır .

 

Osmanlılar zamanında bir süre Kara Bavlu olarak anılmıştır. Zamanla Bavlu şekline dönüşen isim, Cumhuriyet döneminde 1926 yılına kadar sürmüş, bu tarihte yerleşime dağ-dağlık anlamına gelen Cebel ismi verilmiştir. 1938 yılında belde halkının büyük şehirlerde sütçülük yapmaları üzerine isimi Sütçüler olarak değiştirilmiş ve Eğirdir ’e bağlı bir nahiye iken ilçe statüsü verilmiştir.

İlçenin belli başlı kültür varlıkları arasında, ilçenin tarihi gelişimini simgeleyen kalıntılarından Adada antik kenti gelir. Antik kent ilçe merkezine 12, Sağrak köyüne 2 kilometre uzaklıktadır. Diğer kültürel varlıkları ise, Sığırlık Harabeleri, Taşkapı Harabeleri, Zorzila Kalıntıları, Sefer Ağa Camii, Çandır Köprüsüdür.

 
Sütcüler Aydınç alanı

Sütcüler Aydınç alanı

DERİN BOĞAZ MEVKİİ AYDINÇ ALANI

DERİN BOĞAZ MEVKİİ AYDINÇ ALANI

SARP DAĞ
Sütcülerimizin Tarihi ve Turistlik Yerlerİ

Adada Antik Kent ( Sağrak Köyü Zengi Mevkii)
Kocaköy (PEDNELİSSOS) Kesme Kasabası
Mağara (Aşağı yaylabel Köyü civarı)
Kurşunlu Harabeleri (Kasımlar-Karadutlar Mevkii)
Seferağa Camii (Sütçüler Merkez)
Asar Kalesi Kalıntıları (Hacıaliler Köyü Çağıllıpınar Mevkii)
Sığırlık Kalesi Kalıntıları (Yeşilyurt Köyü)
Sur Kalıntıları (Sütçüler Merkez Taşkapı Mevkii)
Kitabe (Belen Mahallesi)
Mağara ve Sarnıçlar (Beydilli Köyü)
Su Yolu Kalıntıları (Gürleyik-Tota-Zengi arası)
Melikler Kalesi (Melikler Köyü Bahçe Mevkii)
Mağara (Karadağ)
İnsuyu-Yeraltı Suyu (Bekirağalar Köyü)
Mağara (Selimler Sarıtaş Köyü)
Şeyh Muslihittin Türbesi (Şeyhler Türbesi)
Yazılıkaya Kanyonu (Sütçüler-Çandır arası)
Karacaören Barajı (Çandır Köyü)
Küçüksu Alabalık Tesisi (Yeşilyurt Köyü)
İçmeler (Kasımlar yolu Tota Mevkii)
Köprüçay Kanyonu (Kasımlar-Manavgat arası)



Yazılı Kanyondan Bir Fotoğraf

Yazılı Kanyondan Bir Fotoğraf


Mağarbasının alt kısımındaki manevi değeri büyük kapistalarımız
Sütcülerden karpistalar...

Kapista

Sütcülerden karpistalar...
 
Sütcüler-ADADA(Ruine Adada)

Pisidia Bölgesi'nin antik kentlerinden biri olan Adada, Isparta ili, Sütçüler ilçesine bağlı Sağrak köyü yakınındadır. Isparta'nın ve Kovada Gölü'nün güneydoğusunda yer alan kente Eğridir'den sonra Sütçüler'e uzanan asfalt yoldan 50 km. gidilerek ulaşılabilir (Harita 1). Ayrıca Isparta'yı Antalya' ya bağlayan yeni Aksu yolundaki Kovada-Eğridir ayrımından Adada' ya ulaşmak mümkünse de yolun bir bölümü henüz tamamlanmamıştır. Çevresi çam ve ardıç ağaçlarıyla kaplı tepeler tarafından sarılmış olan antik kent sadece bölgenin değil Anadolu'nun en sağlam kalabilmiş antik kentlerinden biridir. Burası bölge halkınca Karabavlu yaylası olarak anılmaktadır. Sütçüler'in eski adı olan Baulo ve Karabaolu veya Karabavlu adlarının Aziz Paul adından geldiği öne sürülmektedir. St. Paul'un geçtiği Perge-Antiokheia (Yalvaç) yolu üzerinde bulunan bu iki yerleşmeye verilen isimlerin St. Paul'la ilişkili olabileceği yazılmıştır (Planhol 1958:100, Arıkan 1997:58).

Adada adı, bazı araştırmacılara göre Anadolu'nun eski yerli halkının dili olan Luvice, yada bunun M.Ö. 1. bindeki ardıllarından biri olan Pisidce dilinden gelmektedir. Kesin olmamakla birlikte "Ada" kök sözcüğüyle "wanda/anda" takılarından türemiş olabilir. Ayrıca yine "Ada" kök sözcüğü ile "Uda" (hisar-kale?) sözcüklerinin birleşiminden türemiş olabilir.

Bölgede uzun zamandan beri yapılan Prehistorik (Tarih öncesi) Döneme ilişkin kazı ve araştırmalar Pisidia'nın Neolitik Dönem olarak adlandırılan M.Ö. 7000 yıllarından itibaren Anadolu'da önemli bir kültür bölgesi olduğunu ortaya çıkarmıştır. Hititler Dönemi'nde Konya ve çevresini kapsayan Tarhuntaşşa Bölgesi ile batısındaki Pitaşşa (Pisidia'nın eski adı) Bölgesi arasındaki sınırda yer alan Adada ve çevresinde gelecekte yapılacak çalışmalarda tarih öncesi dönemlere ilişkin önemli sonuçlar alınabilecektir.

Adada'nın adı ilk kez M.Ö. l. yüzyıl yazarlarından Artemidoros tarafından verilmiştir (Strabon XII, 570). Sonra Ptolemaios (V 5, ve Bizans tarihçisi Hierokles' te (674, 4) de "Odada" olarak geçer. Ancak kentin tarih sahnesine çıkışı Termessos'ta bulunan bir antlaşma metni dolayısıyla M.Ö. 2. yüzyıla kadar inmektedir. Bölgenin önemli bir kenti olan Termessos ile Adada arasındaki bu dostluk antlaşması bazı araştırmacılara göre iki kentin ortak düşmanları Selge'ye karşı yapılmıştır. Tarihi kaynaklardan Selge'nin özellikle Hellenistik Dönem'de Termessos aleyhine yayılmacı bir politika yürüttüğü ve çevresindeki kentlerle (Pednelissos gibi) savaştığı bilinmektedir. İşte adı geçen antlaşma iki kentin (Adada ve Termessos'un) dışta Selge ve içte demokrasi düşmanlarına karşı yardımlaşmasını öngörüyordu. Bazı araştırmacılar iki kent arasındaki bu antlaşmanın Selge'den çok o dönemde çok güçlenen Bergama Krallığı ve onun özellikle Termessos'a karşı saldırı veya demokrasiyi yıkma girişimlerine karşı olabileceğini öne sürmektedir. Antlaşma, tarafların karşılıkla olarak, herhangi bir saldırı veya demokrasiyi yıkma girişimine karşı birbirlerinin yardımlarına koşmayı taahhüt etmektedir. Bu antlaşma gerçekten hem Termessos, hemde Adada tarihleri için büyük önem taşımaktadır. Bu sayede iki kentin idari açıdan demokratik bir yapıya kavuştuğu ve şehir devleti (Polis) benzen bir statü kazandığı görülmektedir. Antlaşmanın M.Ö. 190-164 yılları arasındaki bir tarihte yapıldığı araştırmacılar tarafından öne sürülmektedir.

Bizce bu antlaşmanın diğer bir önemi Termessos ile Adada halkları arasında bir kan bağının varlığını göstermesidir. Antlaşma metni detaylı olarak ele alındığı zaman Termessos ve Adada isimlerinin çok sıkça geçtiği görülecektir. Bizce Termessos; ezeli düşmanı Selge' ye karşı Adada kentini kendi kolonistleri (göçmenleri) tarafından kurdurmuş olabilir. Zaten Termessos batıda da Termessos Minör adıyla anılan bir koloni kenti kurmuştur. İlk kez ortaya attığımız bu fikir ileride yapılacak çalışmalarla açıklığa kavuşacaktır.

Bergama Krallığının M.Ö. 133 yılında vasiyet yoluyla topraklarını Roma'ya vermesi Anadolu'da Roma egemenliğinin başlangıcı olmuştur. Bu dönemde batı Anadolu kentlerinin aksine Pisidia kentlerinin çoğunlukla bağımsızlıklarını korudukları anlaşılmaktadır. Bağımsız Adada kentinin ilk sikkeleri bu dönemde basılmıştır. Bu arada yine Pisidia Bölgesi'nde özellikle Augustus Dönemi'nde Roma egemenliğinin simgesi olan Koloni kentlerin kurulmuştur. Bunlardan en önemlileri Antiokheia, Kremna, Komama'dır.

Roma imparatorluk Dönemi'nde özellikle İmparator Traianus, Hadrianus ve Antoninus Pius (M.S. 114 -161) dönemleri tüm Anadolu'da olduğu gibi Pisidia için de en parlak dönemlerdendir."Pax Romana" adıyla anılan bu barış döneminde Pisidia kentleri büyümüş, zenginlik ve refaha bağlı alarak yapı faaliyetleri de artmıştır. Adada için de tümüyle geçerli olan bu gelişmeler ve yapı faaliyetleri M.S. 212 yılında çıkarılan bir kanunla imparatorluk toprakları üzerinde yaşayan herkese "Roma Vatandaşlık Hakkı" verilmesiyle yeni bir hız kazanmışsa da M.S. 3. yüzyıl sonlarında hızını kaybetmiştir.

Strabon'a göre "Dağlarda yaşayan Pisidialılar, komşuları olan Kilikyalılar gibi tiranlar tarafından yönetilen ayrı kabileler halinde yaşarlar ve korsanlık yaparlardı" (Strobon VII-3). Fakat Pisidialılar'ın en önemli özellikleri bağımsızlıklarına düşkün ve savaşçı bir karaktere sahiboluşlarıdır. Buna en iyi örnek M.Ö. 333 yılında Büyük İskender'e karşı ölümüne direnen Sagalassos halkıdır. Bu durum Pisidialıların geçim kaynaklarından birinin askerlik olduğunu ortaya koyar.

Diğer Pisidialılar gibi bazı Adada vatandaşları da Büyük İskender'den sonraki Hellenistik kralların ordularında hizmet vermek amacıyla ana yurtlarından ayrılmış ve gurbette paralı asker olarak çalışmışlardır. Bunun kanıtları Kıbrıs'ta ve Fenike'de (Sidon kenti) bulunan Adada'lı askerlere ait mezar taşlarıdır.

M.S. 395 yılında Roma imparatorluğu ikiye ayrılınca, bölge Doğu Roma (Bizans) İmparatorluğu içinde varlığını uzun süre korumuştur. Zaten Hıristiyanlığın yayılmaya başladığı ilk yıllardan beri bölgede yeni dine karşı ilgi duyulduğu bilinmektedir. Bunu en çok St. Paulus'un bölgeyi ve Antiokheia'yı ziyaretleri göstermektedir. Aziz Paulus ve arkadaşları yaklaşık M.S. 45 yıllarında ilk kez Pamphylia'nın Perge'sine gelmişler, Perge'de bir gün kaldıktan sonra Kestros (Aksu) ırmağı yoluna çıkmışlardır. Torosları bin bir güçlükle aşmışlar ve Eğridir üzerinden Antiokheia'ya ulaşmışlardır.

Araştırmacı G. Ercenk'e göre "Aziz Paulus'un ilk misyonunu yerine getirirken izlediği ve bugüne kadar belirlenip isimlendirilemeyen bu kutsal yol, Perge'yi Kestros Vadisi'ni takip ederek Adada üzerinden Antiokheia'ya bağlayan yol olmalıdır". Yolculuk süresinin ve güzergahın kaynaklarda belirlenen verilerle uyum içinde oluşu araştırmacının savını güçlendirmektedir. Ayrıca yukarıda değinilen Baulo ve Karabaulo isimlerinin Paulos' la benzerliği de Araştırmacı D. French'in karşı tezine rağmen bu verileri desteklemektedir. French, Perge-Adada yolunu kabul etmekle beraber yolun daha geç dönemde inşa edildiğini savunur.

Bölgede resmi kilise örgütünün M.S. 4. yüzyılda kurulduğu, Anti-okheia, Sagalassos, Kremna, Selge, Adada ve diğer bazı kentlerin piskoposluk merkezi haline geldiği yazılı belgelerden anlaşılmaktadır. Yine yazılı belgelere göre Adada, Antiokheia'nın Pisidia'daki yardımcı piskoposudur. Adada M.S. 325, 381, 451, 692, 787 yıllarında çeşitli kentlerde toplanan dini meclislere (konsil) temsilci göndermiştir. Bu da gösteriyor ki Adada kentinde hayat 9. yüzyıla kadar sürmüştür.

Daha sonra Anadolu'nun Türkler tarafından alınması ile Bizans İmparatorluğu küçülmeye ve batıya doğru çekilmeye başlamıştır. Önceleri Pisidia Bölgesi'nde Selçuklu egemenliğine karşı direnişler olmuşsa da III. Kılıç Arslan 1203 yılında İsparta'yı alarak Uluborlu, Eğridir ve Yalvaç'a Hamid Bey yönetimindeki Türkmen aşiretlerini yerleştirmiştir. Bölgede daha sonra Hamidoğulları Beyliği kurulmuş ve bu beylik de I390 ve 1422 yıllarında Osmanlı topraklarına katılmıştır. Adada o günlerden bu yana harabe olarak yaşamını sürdürmektedir. 1970 yılında antik kentin içinden geçirilen Yeniköy yolu ziyaretçilerin harabeye kolayca ulaşımını sağlamıştır. Son yıllarda Anadolu'daki turizm hareketlerine paralel olarak Adada oldukça fazla sayıda ziyaretçi çekmektedir. Bu sayı Isparta - Antalya yolu ile bağlantısı sağlandığı zaman daha da artacaktır.


Sütcüler Fotoğraf

Sütcülerimize gelen soray ekibi cekimi
 

Mağarbası


BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

1. Sütçüler ilçesi, 1.288 km2'lik yüzölçümü ile Yalvaç'tan sonra Isparta'nın ikinci büyük ilçesidir.

2. İlçe halkının sütçülük mesleği ile olan ilişkisi Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar uzanmaktadır.

3. İlçemizde yaygın olarak üretilen dut pekmezi ve kekik balı başta boğaz, karaciğer, mide ve damar hastalıkları olmak üzere bir çok hastalığa iyi gelmektedir.

4. İlçemizde bol olarak bulunan ardıç ağacının tohumlarının çimlenebilmesi için Ardıç Kuşu'nun (Bozlak) midesinden geçmesi gerekmektedir.

5. Nesli tehdit altındaki "Apollon Kelebeği" yalnızca Tota ve Çandır yaylalarında bulunmaktadır.

6. Adada'da başlayan Kral Yolu, Antalya yakınlarında ikiye ayrılmakta; bir ucu Antalya'nın Aksu kasabasında bulunan Perge Antik kentine, diğer ucu ise Aspendos Tiyatrosu'na uzanmaktadır.

7. Dut Pekmezi Festivali: Sütçüler Dut Pekmezi festivali her yıl Temmuz ayı içerisinde yapılmaktadır. Bu festivalde amaç, Sütçülerlileri bir araya getirmek ve ilçenin adını duyurmaktır. Festivalde, folklora gösterileri, tiyatro, konser ve ses yarışmaları düzenlenmekte, spor turnuvaları organize edilmektedir. Festivalde adını veren geleneksel Dut pekmezi yarışması da yapılmaktadır. Ayrıca Sütçüler'in tarihi, arkeolojik, etnografik, kültürel ve turistik zenginliklerini tanıtmak amacıyla seminer, panel ve konferanslar düzenlenir. Festivali tanıtan broşür ve Festival Gazetesi yayınlanır.
 

Karalı

 
Sütcülerden bugüne gelmiş hamam


Tota yaylası


SÜTCÜLER HAYAL KADAR UZAK,
SÜTCÜLER BİR ÖLÜM KADAR YAKIN,
SÜTCÜLER BAZEN SEVİNC,
SÜTCÜLER BAZEN ÜZÜNDÜR...


Bekir DOĞANKAYA
Canım Babacığım seni unutmayacağım………….. ( Yattığın mekan Cennet Olsun..)
Melih DOĞANKAYA, Veli DOĞANKAYA ve Ahmet PINARBAŞI


GoogleÖzel Arama Motoru
 



TEMSİL ETTİĞİMİZ SÜTCÜLER PROFİLERİ ;

    
Biz Sütcüler için buradayız, sizler neredesiniz...


Sütcüler© Fhun LLc 2009*
Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Copyright © 2013 Melih Doğankaya, Her Hakkı Saklıdır.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol